(Se’âdet-i Ebediyye)nin diğer kitâplardan farkı nedir?

[ad_1]


Kitâbı hazırlayan kimsenin üstâdı önemlidir. Hüseyin Hilmi efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretlerinin üstâdı seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleridir. Onun üstâdı, seyyid Fehîm “kuddise sirruh” hazretleridir. Onun üstâdı, Tâhâ-yı Hakkârî hazretleridir “kuddise sirruh”. Onun üstâdı, mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleridir. Onun üstâdı, Abdüllah-ı Dehlevî hazretleridir. Onun üstâdı, Mazher-i Cân-ı Cânân hazretleridir. Onun üstâdı, Seyyid Muhammed Nûr-i Bedevânî hazretleridir. Onun üstâdı, Seyfeddîn-i Fârûkî hazretleridir. Onun üstâdı, Muhammed Masûm hazretleridir. Onun da üstâdı, imâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretleridir ve tâ Peygamber efendimize kadar “aleyhissalâtü vesselâm” bu silsile devâm ediyor. (Se’âdet-i Ebediyye)nin girişinde, evlâd-ı Resûlden seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin mahdûm-u mükerremesi, eski Kadıköy müftüsü, Ahmed Mekkî efendinin “rahmetullahi teâlâ aleyh” bir takrîzi var. Bunlar hâtır, gönül için yazmazlar. Orada, (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye) kitâbı için, (Zamânımızın bir dânesi tarafından yazılan ve ileride de belki de yazılamıyacak olan bir kitâbdır) diye bahsediyor. Diğer kitâblarla kıyâs bile edilemez.

(Se’âdet-i Ebediyye)deki, sıkıntı ve nazar için okunacak dualar hangileridir?

[ad_1]


Nazar için, (E’ûzü bi-kelimâtillâhittâmmati min şerri külli şeytânın ve hâmmatin ve min şerri külli aynin lâmmetin) bildiriliyor. Sıkıntı için bildirilen değişik dualar var. Meselâ Besmele ile bildirilmiş, sinir hastalığı için de iyi gelir, (Bismillâhirrahmânirrahîm ve lâ-havle ve lâ-kuvvete illâ billâhil’ aliyyil’azîm).

(Namâz, insanı kötülüklerden alıkor) buyuruluyor. Buna inanıyoruz, ama namâzda bile hâtırımıza…

[ad_1]


Gelecek tabiî ki. Nefsimiz îmân etmedi ki. Nefsimiz kâfir. Biz Allahü teâlâ ile pazarlık hâlinde değiliz. Biz emirleri yapar, yasaklardan sakınırız. Bu bizim vazîfemizdir. Cenâb-ı Hak diler, ihsân eder, nefsimiz itminâna kavuşur, îmân eder ve evliyâlık hâllerini ihsân eder. O, Onun bileceği bir iştir. İhsân-ı ilâhidir. Kötü düşünceler gelse de, biz devâm edeceğiz. Namâz kıldığımız hâlde kötülükden kurtulamıyor isek, yimemize, içmemize ve ağzımızdan çıkana da dikkat etmemiz gerekir.

(Namâz, insanı insanı kötülüklerden alıkor) buyuruluyor. Buna inanıyoruz, ama namâzda bile…

[ad_1]


Gelecek tabiî ki. Nefsimiz îmân etmedi ki. Nefsimiz kâfir. Biz Allahü teâlâ ile pazarlık hâlinde değiliz. Biz emirleri yapar, yasaklardan sakınırız. Bu bizim vazîfemizdir. Cenâb-ı Hak diler, ihsân eder, nefsimiz itminâna kavuşur, îmân eder ve evliyâlık hâllerini ihsân eder. O, Onun bileceği bir iştir. İhsân-ı ilâhidir. Kötü düşünceler gelse de, biz devâm edeceğiz. Namâz kıldığımız hâlde kötülükden kurtulamıyor isek, yimemize, içmemize ve ağzımızdan çıkana da dikkat etmemiz gerekir.

(Merhamet edene, merhamet edilmez) sözü doğru mudur?

[ad_1]


Tam tersidir. (Merhamet edin ki, merhamete kavuşasınız) buyruluyor. (Merhamet edene, merhamet edilmez) sözü, tamâmen câhil sözüdür. Burada egoistlik, enâniyyet [benlik] vardır. Elbette acıyacağız ki, Allahü teâlâ bize merhamet etsin. Bu sözü, belki de din düşmanları, müslümanlar arasındaki yardıma mâni’ olmak için kasdlı olarak uydurmuştur.