[ad_1]
Zahiren bakılır ve verilir. Verdikten sonra bunun dînen zengin olduğunu anlarsak bir zararı olmaz.
[ad_1]
Zahiren bakılır ve verilir. Verdikten sonra bunun dînen zengin olduğunu anlarsak bir zararı olmaz.
[ad_1]
Bazen demeli, bazen de dememelidir. Karşımızdaki kimse hassasdır ama dara düşmüş, fakir ise onu incitmemek, üzmemek için hediye demelidir. Ama bazen de zekâtı âşikâre vermelidir. Bunun iki türlü faydası olur: 1- Zekâtını vermiyor dedittirmemek için, (İnsanların sû’i zannını önler). 2- Başkasını teşvik için, (Benim de zekâtımı vermem lâzım, der). Farzlar yapılırken riyâ olmaz, hele haramlardan sakınmada hiç riyâ olmaz.
[ad_1]
İçinizden niyet ederek verirsiniz. Siz biliyorsunuz. İlle falanın falanın.. sadaka-i fıtrası veya zekâtı demenize gerek yok. İçinizden niyet etmeniz kâfidir. Ayrı ayrı söylemenize gerek yok.
[ad_1]
Hayır. Çünki zekâtın verileceği yerler Kur’an-ı kerimde açık net bildirilmiş. Dört mezhebde de zekâtın verileceği yerler bellidir. Oradaki fakirlerden vekâlet alınır, (Benim adıma zekât, sadaka-i fıtır almaya ve buradaki ihtiyaçlara harcamaya seni vekil ettim) diyecek. İhlâs Vakfı yurtları yöneticileri öğrencilerden vekâlet alıyor ve oraya kullanıyor.
[ad_1]
Evet, sahihtir. Dinen fakir olan kardeşe bu şekilde zekât verilebilir.
[ad_1]
Hayır, değildir. Zekât da olsun, kurban da olsun müstakil olarak bakılır. Ona haber vermeniz şart değildir. Beyiniz dînini biliyor olup, ona vekâlet verip yaptırmanız ayrı meseledir.
[ad_1]
Mâlikî ve şâfii mezhebinde seksen gramdır. Esas ölçü yirmi miskaldir. Bir miskal, 4.8 gramdır. (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye) kitâbının zekât bahsinde teferruatlı anlatılmıştır. Hüseyin Hlmi efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye) kitâbında doksanaltı gram olarak bildirmiştir. Dolayısıyla hanefi mezhebindekileriçin bir kimsenin zenginlik ölçüsü doksanaltı gram altın veya bunun karşılığı varsa bu kimse dînen zengindir, üzerinden bir sene geçince de ekât vermesi farz olur.
[ad_1]
Caiz olmaz. Hatta bu para usul (yani anne-baba bunların anne ve babaları yukarı doğru…) ve füru’a (yani çocuklar, torunlar, aşağı doğru olanlara) da (ihtiyaç sahibi olsalar bile) verilmez.
[ad_1]