[ad_1]
Hayır. Ama öğretmek için söylenebilir. Şartlar uygun değil ise söylenmeyip, [içimizden yemin kefareti diye niyet ederek] onlara hediye denebilir.
[ad_1]
Hayır. Ama öğretmek için söylenebilir. Şartlar uygun değil ise söylenmeyip, [içimizden yemin kefareti diye niyet ederek] onlara hediye denebilir.
[ad_1]
Böyle kısa günlerde oruç tutmak istiyorsanız, yemin kefareti için oruç tutabilirsiniz, mahzuru yok.
[ad_1]
Sizin oluyor. Sizin olduktan sonra serbestsiniz.
[ad_1]
Tabii. Vekil, vekil edemez. Ancak birinci kimse onu umumi vekil tayin etti ise, o da bir başkasına vekalet verebilir.
[ad_1]
Yemin keffareti için önce on fakiri giydirmek lâzım. Buna gücü yetmeyen on fakiri sabah-akşam olmak üzere doyurur veya bir fakiri sabah-akşam olmak kaydıyla on gün doyurmak lâzım. Buna da gücü yetmeyen on ayrı fakire, kalem, defter, dînî kitâp [meselâ İslâm Ahlâkından on tane alıp] vermek gerekiyor. Buna da gücü yetmeyen üç gün arka arkasına oruç tutar.
[ad_1]
1750 gram unun bedelinden aşağı olmaz.
[ad_1]
Nikâh bir akittir (sözleşmedir). Fıkıh kitaplarında bu sözleşmenin nasıl yapılacağı ve neleri söylemekle fesh olunacağı yazılmış. Şimdi burada yeminden murat nedir? Şart olsun mu denildi? Karımı boşadım mı denildi? Burada söz önemlidir. Zira kitaplarda (Şart olsun, Boşadım, Boş ol) gibi açık sözlerin, nikâh bağını koparacağı bildirilmiş. Yine açık olmayan ama boşamak niyetiyle söylenen (Defol), (Annenin, Babanın evine git) gibi sözlerle de bağın kopacağı bildirilmiş. Buna benzer bir söz boşamak kastıyla söylenmişse ve 3 defa da tekrar edilmişse, nikâh akdi biter. Böyle dini nikâh akdi biten kimsenin aynı evde yaşaması caiz değildir, münasebette bulunmaları caiz değildir; çocuk olursa; veled-i zina olur.
[ad_1]
(Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye)de geçiyor. Yemekten bir saât sonra su içmelidir. (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye) kitâbını hazırlayan Hüseyin Hilmi efendi “rahmetullahi teâlâ aleyh”, başlangıçta tıp fakültesine girmişler, anatomiyi biliyorlar. Yüksek kimyâ mühendisiler. Eczâcılık bilgileri de var. Hâdiseleri çok iyi biliyorlar. Fen bilgilerine de çok hâkimler. Zaten islâm âlimlerinin özelliği budur. Hem din bilgilerin de, hem de fen bilgilerin de mütehassıs olmaları lâzım. Dolayısıyla çok iyi biliyorlar.
Yiyecekler mideye gittiği zamân, mide onu hemen ayrıştırırmış. Onlara göre asidini yayınlar. Parçalamaya başlar. Tam parçalarken su gelmesi, midenin çalışmasını sekteye uğratır. Sıhhat açısı itibâriyle uygun değildir. (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye)de bu konu, o şekilde açıklanmıştır.