Yıllar önce berdel yaptık. Eniştem ablama çok zulmediyor. Ablamın ne yapması…

[ad_1]

Din unutulursa, töreler, gelenekler ön plana çıkar. Halbûki İslâmiyyet, yanlış olan âdetleri, örfleri yıkmak, yok etmek, yerine güzellerini yerleştirmek üzere gelmiştir. İstiğfara devam edilecek, yapacak bir şey yok.

Yıllar önce başım açıktı namaz kılmıyordum. Sizi dinledikten sonra namaza başladım.…

[ad_1]

İnsan gayret edince, hâlis niyetle isteyince cenâb-ı Hak ihsân ediyor. Bunların misâlleri çoktur. Mesela, evliyânın büyüklerinden Bişr-i Hâfi hazretleri ”radıyallahü teâlâ anh” önceleri içki içer, meyhaneden çıkmazdı. Sonra hâlis niyetle tevbe etti ve evliyânın büyüklerinden oldu. Ve şimdi hazret diyerek saygıyla anıyoruz. Fudayl bin İyad hazretleri ”radıyallahü teâlâ anh” eşkıyâ idi. Sonra tevbe edip, her tarafı gezerek, üzerinde hakkı olanları buldu ve fazlasıyla ödeyerek hepsi ile helallaştı. Ve evliyanın büyüklerinden oldu. Habib-i Acemi hazretleri ”radıyallahü teâlâ anh” tefeciydi. Samimiyetle tevbe etti. Şehrin her tarafına tellâllar çıkararak; ”Her kimin Habîb’e borcu varsa, bundan vazgeçti. Aldığı faizleri de geri dağıtılacaktır!” diye ilân ettirdi. Servetinin hepsini fakîrlere dağıttı. Ve evliyanın büyüklerinden oldu. Böyle nice kimseler vardı. Eshab-ı kiram ”aleyhimürrıdvan” efendilerimiz çoğu başlıngaçta müşrik idiler. Sonradan iman ettiler, Peygamber efendimizin ”aleyhisselâm” sohbeti şeriflerinde bulunmak ile yüksek derecelere eriştirler. Eshâb-ı kirâm efendilerimiz, O Serverin ”aleyhisselâm” sohbetinde, daha ilk günde, öyle şeylere kavuştu ki, sonra gelen en büyük Evliyâ, en nihayette, ancak, bundan bir parçaya kavuşabildi. Cenâb-ı Hak samimi olarak isteyene, talep edene elbette ihsân eder. Yeter ki samimiyetle Cenâb-ı Hakka yalvaralım.

Yılın son günü kabak pişirmek diye bir şey var mı?

[ad_1]

Böyle bir âdet yoktur. Zaten islâmiyyetde, falan güne mahsûs olarak şunları pişirmek, yapmak diye bir şey bildirilmemiştir. Dolayısıyla islâmiyyetle bir alâkası yoktur. Zaten mîlâdî takvime göre islâmiyyetin bildirmiş olduğu herhangi bir şey yoktur. Bildirilenler kamerî takvimle bildirilmiştir.

Yıldızlara bakarak geleceğin görülebileceğini söylemişsiniz. Doğru mudur?

[ad_1]

Allahü teâlâ korusun! Allahü teâlânın habibim buyurduğu Muhammed aleyhisselâm bile geleceği bilemez. Meleklerin hiç birisi bilemez, cinler bilemez.

Yılbaşını kutlamak hakkında bilgi verir misiniz?

[ad_1]

Yılbaşı farklı, noel farklı, nevruz farklı, mihrican farklıdır. Bunları birbirine karıştırmamalıdır. Noel, hıristiyanların 26 aralıktan 31 aralığa kadar christmas dedikleri en büyük yortularıdır, dînî bayramlarıdır. Gayr-i müslimlerin, (bu ister hıristiyan, ister yahudi, ister mecûsî…, kim olursa olsun) dînî günlerine değer vermek ve o günlerde onlar gibi yapmak küfür olur. Ebû Hafs-i kebîr “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Nevruz günü, aynı mecûsîlerin yaptığı gibi yumurtayı boyayıp, hediye vermek, îmânı götürür) buyuruyor. Noel, putperestlerden hıristiyanlığa geçmiştir. Dolayısıyla bu günlerde onlar gibi hediye almak, onlar gibi hazırlık yapmak îmânı tehlikeye sokar. Ama yeni yıl hediyesi olarak, 2011 yılınız hayırlı olsun diyerek hediye vermenin bir zararı olmaz. 2011’i kutlamanın herhangi bir mahzuru olmaz. Ama onların dînî günü noeli kutlamak, nevruzu kutlamak veya mihricanı kutlamak tehlikelidir.

Yılbaşında hediye vermek caiz midir?

[ad_1]

Noel olarak düşünülerek verilirse yanlıştır. Ama yeni yıl hediyesi olarak veyâhud da yeni yılı kutlamak için tebrik göndermek câizdir. Fakat böyle zamânlarda onların noeli var. Benzetme, karıştırma, bilememe durumları söz konuudur. Tehlikeli duruma düşmemek için, böyle durumlarda yeni bir şey almamalıdır. Bugünlerde, mümkün mertebe olağanüstü birşey yapmamaya gayret sarf etmelidir.

Yılbaşı için hazırlık yapıyorlar. Mîlâdî takvîme göre de Mekke-i mükerremenin fethi…

[ad_1]

İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretleri açık net, üstünü çizerek buyuruyor ki, (O gün herhangi birşey yapmamalı). Putperestler veyâhud da hırıstiyanlar çılgınca eğleniyorlar, Allahü teâlâya isyân ediyorlar. (Biz de toplanalım, sohbet edelim, va’z-ı nasîhat edelim, mevlîd okuyalım). Bu da bid’atdir. Hiçbir kıymet ve değer verilmeyecek. Hatta özel olarak da bir şey satın alınmayacak. Normal hergün aldığımız ne ise o. Özel bir şey almayacağız, değer vermeyeceğiz. Nevruz, noel ve mihrican, bu üç gün putperestlerden geçmedir. Bunlar kâfirlerin bayramlarıdır. Bunlara değer vermek, kıymet vermek küfür olur. Şakası yok bu işin.