[ad_1]
Akşam namazının vakti dar olduğu hâlde bile, sofra hâzırsa önce yemeği yemeli, sonra namazı kılmalıdır, buyuruluyor. Diyelim ki davet oldu, insanlar bekliyor. Herkes hâzır, biz de bekletiyoruz. Bu da kul hakkıdır.
[ad_1]
Akşam namazının vakti dar olduğu hâlde bile, sofra hâzırsa önce yemeği yemeli, sonra namazı kılmalıdır, buyuruluyor. Diyelim ki davet oldu, insanlar bekliyor. Herkes hâzır, biz de bekletiyoruz. Bu da kul hakkıdır.
[ad_1]
Bunu genellikle gayr-i müslimler yapıyor. Onların âdeti diye, onlara benzemek sûretiyle yapılırsa uygun olmaz. Ama hava karanlıktır, elektrikler sönmüştür…, buna izin vardır.
[ad_1]
Gusülsüz, abdestsiz, namazsız bir kimsenin yapmış olduğu bir yemek, insanın kalbine kasavet çöktürür. Onun kabindeki o hâl, onun yaptığı yemeğe de sirâyet eder. Taatlerde, ibâdetlerde gevşek davrandırttırır. Yemekler tayyib olacak. Hazırlayan da abdestli olacak. Besmele ile hazırlayacak. Yiyen kimse de abdestli olarak yerse, o yemekten hâsıl olan güç ve kuvvet onu hep itaate götürür, Allahü teâlânın rızasına uygun işler yaptırır, Allahü teâlânın dinine hizmet ettirir, namaz kıldırır ve haramlardan sakındırttırır.
[ad_1]
Meselenin bilinmediği yerlerde, böyle durumlarda ciddi olmalıdır, kadınsa örtülü olmalıdır.
[ad_1]
Mahzuru söz konusu değildir. Ama yeme-içmeyi zorlayarak, mutlaka sağ elle yapmalıdır.
[ad_1]
Gerekmez. Meselâ, ishal olan kimsenin yellenmesi anında dışarıya mutlaka gâita çıkar. Hâl böyle olunca onu kontrol olunması lâzımdır. Bu genel hükümdür, ama bunların istisnâları olabilir.
[ad_1]
Menfî, olumsuz bir şey duymadık. Dînen bir mahzuru yoktur. Bizim isrârcı olmamızın sebebi, konan isim, din büyüklerinden birisinin ismine benzesin ki, âhiretde o isim sebebi ile şefaate kavuşulsun.
[ad_1]
Gusl, abdest ve namazda maliki mezhebinin şartlarına uyulur.
[ad_1]
Çocuğa zekât olmaz, ama yeğeninize olur. Hediye gibi ona takılabilir, ama içinizden zekât diye niyet edersiniz.