[ad_1]
Bankada çalışan bir kimsenin bile aldığı harâm değildir. Onun parası ile yiyecek içecek alınır.
[ad_1]
Bankada çalışan bir kimsenin bile aldığı harâm değildir. Onun parası ile yiyecek içecek alınır.
[ad_1]
Nefs, harâmdan beslenir. Çâresi iyi arkadaşlar. Alllahü teâlânın sevgili kullarının, islâm âlimlerinin kitâplarını okumasıdır. Hidâyeti veren cenâb-ı Hakdır. Biz sadece duâ ederiz, sebeplere yapışırız. Karşı tarafta gayret söz konusu olmadı ise, Allahü teâlâ da duâmızı kabul etmedi ise, yapılacak bir şey söz konusu değildir. Bizim vazîfemiz duâ etmeye devam etmek, bir gün gelir belki cenâb-ı Hak hidâyet nasîb eder.
[ad_1]
Diyelim ki, sizin 10 altın hanımınıza mehir borcunuz var. Ama öbür tarafta da 100 altınınız var. Şimdi 10 altını çıkardık. Geriye kaldı 90 altın. Doksan altınla nisaba malik. Dolayısıyla 90 altının zekatını verecek. Sanki borcu olan zekat vermez gibi anlaşılıyor. Öyle değil.
[ad_1]
Allahü teâlânın rızası için iyilik yapacağız. Kötülük gördüğümüz vakitte Allahü teâlânın rızası için sabredeceğiz. Böyle yaparsak, Cenab-ı Hak inşâallahü teâlâ kalbi değiştirir, o kimse yaptığına pişman olur ve düzelir.
[ad_1]
İmâm-ı Rabbânî “kuddise sirruh” hazretlerinin (Mektûbat) kitâbını okuyun. Zikirle alâkalı geniş bilgi için Türkiye Gazetesinin vermiş olduğu (Dini Terimler Sözlüğü) ve (Rehber Ansiklopedisi) var. (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye)de de uzun anlatılmış, başka bir şeye gerek yok.
[ad_1]
Bizim sesimizi onlara duyuran yine Allahü teâlâdır. Cenâb-ı Hak onların ruhuna öyle bir kuvvet ihsân etmişdir ki, duyar ve bizim için duâ eder. Yaratan yine Allahü teâlâdır, onlar değildir. Onlar Allah rızası için vesîle edilerek duâ edilirse, Allahü teâlâ onları haberdar eder ve onlar da o kul için duâ eder. Cenâb-ı Hak o kullarının duâsını red etmediği için onun talebini yaratır.
[ad_1]
Değildir. Alâkası yoktur.