[ad_1]
Adağını gücü yettiği hâlde yerine getirmez, sözünü tutmaz ise gelebilir.
[ad_1]
Adağını gücü yettiği hâlde yerine getirmez, sözünü tutmaz ise gelebilir.
[ad_1]
Yediklerinizin bedelini fakirlere vermeniz ve tövbe etmeniz lâzımdır.
[ad_1]
Niyet yapılırken arka arkaya tutacağım denmişse, ara vermeden tutulur. Ama böyle bir şey denilmemiş ise kişinin adetine bakılır. Daha önce adak oruçlarını peş peşe tutuyor ise yine öyle tutar. Böyle bir adeti yoksa ara vererek tutabilir.
[ad_1]
Getireceksiniz, çünki vâcib oldu. Kaza namazı borcunuz olsa bile bu on rek’at namazı kılacaksınız. İki veya dört rek’atde bir selâm vererek kılarsınız.
[ad_1]
Dört rek’at, hanefi mezhebinde de caizdir. Yani, dört rek’at kılınınca olmaz değildir. İki rek’atda bir selâm vererek kılacağım diye adadıysanız, iki rek’atda bir selâm verecektiniz.
[ad_1]
Seni adağımı yerine getirmek üzere umumi vekil tayin ettim, denir.
[ad_1]
Zengin olduğunuz hâlde yediyseniz, ne kadar yediyseniz bedelini ödersiniz. Kendi adağınızdan yediyseniz, yediğiniz miktarın bedelini ödersiniz. Bir de, tövbe edersiniz.
[ad_1]
Adakları hesapla bulunan günde kesmek caizdir. Meselâ bir danaya üç vacib, iki adak, bir akîka ve bir de sevâbı Peygamber efendimize olmak üzere diye yedi kişi ortak olabilir. Adak sahibinin annesi, babası, evli ise hanımı, çocukları, varsa torunları yiyemez. Bunlara üsûl ve fürû deniyor. Adak sahibinin kardeşi, kardeşlerinin çocukları, amca, dayı, teyze, hala, kayın peder, kayın valide, bunlar dînen fakirse yiyebilir. İki adağı olan ikisi niyetine bir tane koyun kesemez veya bir hisseye giremez.
[ad_1]
Üsûl ve fürû’a verilmez. Yani, anne-baba, dedeler-nineler, çocuklar, torunlar, bunlara verilmez. Bunun dışında, gelin, damat, kardeş, kardeş çocukları…, fakirse bunlara verilir.
[ad_1]
Vekil olan kimse bedelini öder. Tedbirini aldığı hâlde çalındı ise, o ayrı bir husustur.