[ad_1]
Kırmamak müstehabdır. Ama bugünkü şartlarda o mümkün değildir. Farz değil, vâcib değildir.
[ad_1]
Kırmamak müstehabdır. Ama bugünkü şartlarda o mümkün değildir. Farz değil, vâcib değildir.
[ad_1]
Doğru. Eti sıyrılıp, kemikler gömülür. Kemikleri kırılırsa da akîka kabûl olmaz diye bir kayd da yok.
[ad_1]
Sizinle bir alakâsı söz konusu değildir. Eğer bağırarak, feryâd ederek, isyân ederek ağlanırsa, sızlanırsa ölene eziyyet olur. Dînimiz, sessizce ağlamaya ve üzülmeye mâni değil ki. Peygamber efendimiz “aleyhissalâtü vesselâm”, (Göz yaşarır, kalb hüzünlenir) buyuruyorlar. Buna mâni olmak mümkün değildir. Bu insanlık sıfatıdır. Zaten tenbîh etmişsiniz, onların ağlaması da sizi bağlamaz.
[ad_1]
Aileden birisi kurban nisabına maliktir, ona zekat verilmez. Ama ailenin diğer fertleri kurban nisabına malik değiller ise o fertlerden birisine; mesela hanımı malik değil ise ona, çocukları malik değil ise ona veya hanımı kurban nisabına malik fakat beyi malik değil ise ona zekat verilebilir. Gidipte bizzat sen dinen fakir misin, değil misin diye de sorulmaz. Emin olduğun, güvendiğin, veya sorduğun zaman kırılmayacak, üzülmeyecek, çünkü -bir hayr yaparken, minnet ettirmemek, yani karşındakini ezmemek ve seni gördüğü zaman el, pençe durdurmamak- bir hadis-i şerifte buyruluyor ki; sağ elin verdiğini, sol el bilmesin! Zekatın bir tek farzı vardır. Ayrıyken niyet ediyorsun, verirken hediye diye vermeli. Zahire bakarız. Evde, evin erkeği kurban kesti, hanımı kesmedi, görünürde bir bileziği falan da yok, demek ki fakir bu kadıncağız diyerek, zekat verebiliriz. Efendim, fakir olduğunu zahiren gördük ve verdik. Daha sonra zengin olduğu anlaşılmış olsa bile, bir kavle göre tekrar verilmez,buyruluyor.