[ad_1]
Yalan söylenmez, ama mudâra edilir. Başka bir şey düşünerek, başka fiyât söylenir.
[ad_1]
Yalan söylenmez, ama mudâra edilir. Başka bir şey düşünerek, başka fiyât söylenir.
[ad_1]
Kitâplarda ölçü bildirilmiş. Necâset gözüken yerde abdest alınmaz. Gözükmeyen yerde abdest alınır, hatta namaz bile kılınır.
[ad_1]
Hasta olup çömelemeyen, dizlerinde rahatsızlığı olan bunları da kullanabilir.
[ad_1]
Tabi,şimdi o konuda kitaplarda anlatılırken.deyni kavi deyni zaif ifadeleri geçiyor.deyn alacak,borç demek.deyni zaif zayıf alacak,deyni kavi kuvvetli alacak manasında.biliyoruz ki borçlu verecek ama durumu müsaid değil.ama mutlaka gelecek.gelecek hanesine kayıd ediyoruz.Biriside dini zayıf yani adamın verme ihtimali şöyle dursun kendisi kayıp,siliyoruz onu.on sene sonra çıktı geldi,o zaman o yılın ki verilir diyor.ama öbürün dahil ederiz her senesin de.ama şimdi dahil edebilirmiyiz.evet dahil ederiz.
[ad_1]
Kitaplarda “alacağımı zekatıma saydım.” demekle olmaz buyuruluyor. Fakir olan güvenilir birisi ise borcu altın a çevirip “bunu ben sana zekat olarak verdim” , fakir de aldım kabul ettim derse zekat borcu ödenmiş olur.Fakir de “bunu sana borcuma karşılık verdim.” derse o da borcunu ödemiş olur. Ancak borçlu kimse güvenilir değil ise; güvenilir bir kimsenin fakirin vekili olması istenir.Fakirin” şu kimseyi zekatımı almak ve borcumu ödemek üzere seni vekil tayın ettım” demesi ile olur.Sonra borçlunun vekiline altın olarak zekat verilir. o da vekaletim sebebiyle aldım kabul ettim der.Sonra borçlunun vekili “Vekili bulunduğum kimsenin borcuna mahsuben bu altınları sana verdim” der. böylece alacağımız zekata dönüşmüş olur.