[ad_1]
Aslı gibi değildir. O zâtı ziyâret eden, Peygamber efendimizi ziyâret etmiş demek değildir.
[ad_1]
Aslı gibi değildir. O zâtı ziyâret eden, Peygamber efendimizi ziyâret etmiş demek değildir.
[ad_1]
Dînimizin bildirmiş olduğu hükümler açık, net bellidir. Alevi kökenli olup, kitâpsız kâfirse yenmez. Yemeği yapanın abdestli olması, Besmele ile pişirilmesi, itikâdının düzgün olması elbette iyi olur.
[ad_1]
Orada ölçü bellidir. Alevî olsun, sünnî olsun, yahûdi olsun, hıristiyan olsun, bunların helâl ve mubâh olarak bilinen şeyleri ikrâm ettikleri zamân yenilebilir. Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” efendilerimiz Kudüse girdikleri zamân oradaki hıristiyanlar domuz yiyiyordu, içki de içiyordu. Onlardan su da, ekmek de, peynir de aldılar, yediler. Onun bir mahzuru yok.
[ad_1]
Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” ve Ehli beyti seven demektir. Dolayısıyla Ehl-i sünnet itikâdına göre Ehli beyti sevmek, son nefesde îmânla gitmeye sebeptir. Dolayısıyla Ehl-i sünnet olabilmek için Eshâb-ı kirâmı ve Ehli beyti sevmek şartı vardır. İkisini de sevmek lâzım. Ehli beyti sevenlere alevî denirdi. Daha sonra bazıları bu ismi kendilerine kullanmışlar. Hâcı Bektâş-ı Velî hazretleri Ehl-i sünnetdir, evliyâdır. Bazıları bektâşî ismini kullanıyor. Alevî ise, gerçek manâda Eshâb-ı kirâmı da, Ehli beyti de seviyordur ve onlar gibi beş vakit namâz kılıyordur ve onların yolundadır. Alevîden maksad odur.
[ad_1]
Teyemmüm aldınız abdestiniz var, Kur’an-ı kerim okuyabilirsiniz. Öğle vakti girip teyemmüm alınca, ikindi vakti girene kadar istenildiği kadar namaz kılınır ve Kur’an-ı kerim okunabilir. Yani abdestli olarak yapılan herşey yapılabilir.